18 Haziran 2020 Perşembe

Büyüdükçe Küçülen Hayaller


Babam ve OÄŸlum - Vikipedi

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmüş, peçetelerse ellerimin arasında buruşmuşken sessizce oturmaya devam ediyorum. Ekranın üst kısmından kaymaya başlayan oyuncu ve yönetmen isimlerini buğulu gözlerle okumaya çalışırken filmin bitmesi bir kez daha içimi burkuyor. “İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü, baba?” sözleri ise bana geçmişte kurduğum hayalleri sorgulatarak zihnimde yankılanmaya devam ediyor. Yıllar geçtikçe yaş pastamın üzerinde yanan mumlar artarken zamanın giderek küçülttüğü hayallerimle baş başa kaldığımı fark ediyorum.
Beni bu düşüncelere iten filmi daha önce defalarca izlemiş olmama rağmen televizyonda tesadüfen denk gelince kanalı değiştirmeye kıyamamış ve bir kez daha izlemiştim. Türk sineması için bir başyapıt olduğunu düşündüğüm Babam ve Oğlum, benim için Çağan Irmak’ın da en iyi filmi aynı zamanda. Bu filmi birçok kez izlemiş olmama rağmen hep aynı sahnelerde içim burkulur, gözyaşlarımı tutamam. Buna rağmen her izleyişimde bana farklı duygular yaşatır, farklı şeyler düşündürür. Değişen duygularımı yıllar içinde değişen düşüncelerime ve hayatımın girdiği farklı yollara bağlarım. Babam ve Oğlum bu defaki izleyişimde ise yıllar geçtikçe kendimden ödün vererek çok daha basite indirgediğim hayallerimi fark ettirdi bana.
Hayatım şu an olduğunu sandığım gibi zor değildi her zaman. Her istediğime ulaşabileceğimi sandığım dünyam, olabildiğince uzaklara erişen hayallerimle doluydu. İmkânsızı düşlerdim, bunları gerçekleştirecek gücüm olup olmadığını sorgulamadan. Şimdi fark ediyorum sorgulamaya başladığımda aslında hiçbir şeye gücümün kalmadığını, her hayalime geç kalmışlık hissiyle koştuğumu, kendime bile itiraf edemesem de ne kadar isteksiz olduğumu görüyorum. Hayatın bana öğrettikleriyle devam ediyorum yoluma; ben değişiyorum, yol arkadaşlarım değişiyor, bazılarının gidişini izlerken canım yanıyor, bazen düşüyorum yolda ve hiç kalkmak istemiyorum ama bir şekilde devam ediyorum yürümeye. Her düşüşümde hayallerim birer birer eksiliyor, kalbimden parçaları da beraberinde götürüyor belki ama akıllanıyorum. Yol ayrımlarında mantığımın sesini dinliyorum ancak kalbimin etkisi azaldıkça hayallerimden de uzaklaştığımı fark ediyorum. Belki hayat denen yolda yürüdüğüm kilometreler artıyor ama o kilometreler benimle hayallerimin arasına da giriyor. Kendimi bulduğumu sandığım yollarda yürürken beni ben yapan hayallerimden uzaklaşarak kayboluyorum aslında.
Çetin Tekindor’un usta oyunculuğu ve Ege Tanman’ın çocuksu masumiyeti beni derinden etkiliyor her izleyişimde. Bu filmle birlikte hayatın herkese farklı yollar çizdiğini fark ediyor ve benim yollarımın nereye çizildiğini merak ediyorum. Bu noktada hayatın beni pişman etmemesini diliyorum, bu hayatta korktuğum şeylerden biri de pişmanlık çünkü. Bazı hayallerimin peşinden koşmayı bıraktığım için ileride pişman olmamayı diliyorum. Yerine gelen çok daha basit hayallerimin beni daha doğru yollara sokmasını, bu yollarda bana eşlik edecek daha doğru insanlarla tanışmayı diliyorum. Bir daha alevlenmeyecek olan hayallerimin közlerinde yolumu kaybetmekten korkuyorum. Yıllar sonra geriye dönüp baktığımda hayallerimin peşinden koştuğum için pişman olmamayı, yollar beni hayallerimi takip ettiğim için zorlasa da geçmişimin koca bir pişmanlığa dönüşmemesini diliyorum. Büyüyorum ve hayallerim küçülse de ben hala onların ışık tuttuğu yoldan gidiyorum, onları takip ediyorum çünkü hangi yoldan gitmem gerektiğini sadece hayallerimin bildiğinin farkındayım artık.
Babam ve Oğlum hayatın sandığımızdan da kısa olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bana. “Hayat devam edecek, birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın, yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin, sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken dinleyemeyeceksin.” Bu noktada bugünün önemini daha iyi anlıyorum, hayatın yarına bırakılamayacak kadar kısa oluşu beni kaygılandırsa da anı yaşamanın hayatı yaşamak olduğunun da yeni yeni farkına varıyorum. Vaktim varken hayallerimin izinden gitmem gerektiğini görüyorum, zaman geçtikten sonra ardında pişmanlıklar dolu bir ben bırakırsa yarın için yaşamanın bir önemi kalır mı?  Hayat yalnızca bugünü yaşadığında değerli ve anlamlı. Oysa düne ve yarına ait olan kaygılarım beni yürüdüğüm yoldan uzaklaştırıyor. Nefes aldığım her anın kıymetini bilerek yaşamak hayatın en büyük öğretisi bana. Bu nedenle hayallerimin küçülmesinin bir önemi yok aslında. Ben hayatta oldukça, yaşamaya değer bir şeyleri hep hayatımda buldukça bu dünya dönmeye devam edecek olanca hızıyla. Hızına yetişmek için adımlarımı hızlandıracağım, koşacağım arkasından yetişemeyeceğimi bilerek. Ziyanı yok, hayallerim küçük olsa da onlar kalbimi ipler misali hayatıma bağlıyor ve beni devam etmeye sürüklüyor. Zaman zaman yorgunluklarımı unutturup yola devam etmemi sağlayacak gücü hayallerimde buluyorum, yol arkadaşlarımı kaybetmenin üzüntüsünü onların desteğiyle aşıyorum, yere düştüğümde gözüm onlardan başka bir şeyi görmediği için ayağa kalkabiliyorum. Yalnız olduğumu bildiğim bu yolda adımlarım hep hayallerimin izini takip edecek, düşlerim basitleşecek, ben yorulacağım belki ama yürümeyi hiçbir zaman bırakmayacağım.
Şu kısacık hayatta insanı yaşama bağlayan gerekçeleri olmalı insanın. Babam ve Oğlum tam da kendimi umutsuz hissettiğim anlardan birinde bana bunu hatırlatıyor yeniden. Hayatın koşuşturmacasına öyle kaptırıyorum ki kendimi bazen, yaşadığım her saniyenin bir önemi olduğu aklımdan silinip gidiyor. O koşuşturmacalar ki bana hayallerimi dahi unutturuyor, yorgunluklarımı bahane ettiriyor da istediklerimden düşünmeden vazgeçiyorum. Haliyle zaman geçtikçe basitleşiyor o hayallerim ben yola devam ederken. Ne zaman biteceği belli olmayan şu ömrümde küçük de olsa hayallerime sığınıyorum bu yüzden. Neden şimdi daha iyi anlıyorum, eğer ruhum şarkı söylerse belki hayat bir gün beni de dansa kaldırır.

  • Irmak, Ç. (Yönetmen). Tekindor, Ç., & Kuşkan, F. (Oyuncu). (2005). Babam ve Oğlum [Sinema Filmi]. Avşar Film.
                                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yolların Özgürlük Çağrısı