“Aşk
tesadüfleri sever, kader ayrılıkları…” Gözlerimi reklam panosundan ayırdığım
anda bu eski şarkının sözleri melodisiyle birlikte kulaklarımda çınlamaya
başlıyor. Şarkıdan çok hafızamda canlandırdıkları burnumun direğini sızlatırken
gözlerimin önüne tül bir perde inmişçesine etrafı buğulu görmeye başlıyorum.
Dolan gözlerimi suçlayarak bunun film afişinin bana hatırlattıklarından değil
de Ankara’nın dondurucu soğuğundan olduğuna kendimi inandırmaya çalışarak
yürümeye devam ediyorum.
“Yıllar
geçmeyi sever, insan aramayı…” Yıllar önce sinema salonundan filmin oldukça
dramatik bitişinden etkilenmiş bir şekilde kızarmış gözlerle çıkarken de aynı
düşünceler ve şarkı sözleri aklımda dolanıyordu. Her ne kadar hayatı zaman
zaman basite indirgemeye çalışsak da hayat aslında oldukça karmaşık ve
tesadüflerle dolu. Birbirine dolanan ipler misali hepimiz birilerinin
hayatlarına dokunuyoruz, bazen o hayatların merkezi oluyor, bazen o tanıdık
hayatların dışına itiliyor, bazense o yabancı hayatları teğet geçiyoruz. İşte o
tesadüflerle kesişen hayatların romantik öykülerinden bir tanesi olan Aşk
Tesadüfleri Sever eserini, devam filminin vizyonda olduğunu haber veren
afişle birlikte hatırlıyorum.
“Güller
açmayı sever, zaman soldurmayı…” Zihnimin bir bölümü filmin beni en çok
duygulandıran şarkısını söylemeye devam ederken bir kısmı ise bana filmin
detaylarını yavaş yavaş hatırlatmaya başlıyor. Ömer Faruk Sorak’ın başarılı
yönetmenliğinin Mehmet Günsür ve Belçim Bilgin Erdoğan’ın etkileyici oyunculuklarıyla
buluştuğu bu filmi, yıllar önce yer yer dolu gözlerle yer yer buruk bir
gülümsemeyle izlemiştim. Beni kelebek etkisinin varlığına inandıran bu film,
tesadüf diye geçip gittiğimiz ufak detayların hayatımızı ne denli etkileyebileceğinin,
hatta tümüyle değiştirebileceğinin bir kanıtı niteliğinde.
“Eller
birleşmeyi sever, yollar ayrılmayı…” Kafamda tıpkı bir plak gibi dönüp duran bu
şarkı, kolay gözükmesine rağmen bazı şeylerin imkânsız oluşunu yeniden hatırlatıyor
bana. Her ne kadar uzanırsak uzanalım tutamayacağımız eller, her ne kadar
çabalarsak çabalayalım birleştiremeyeceğimiz yollar… Bu imkânsızlıkların
farkına vardıkça hayatın göründüğü kadar kolay olmadığını, bazı şeylerin sadece
tesadüflerle açıklanabildiğini düşünüyorum. Bazen hiçbir çabamın beni bir
sonuca ulaştırmadığını, bazense çabalamadan gelen tesadüflerin beni
beklediğimden daha iyi bir yola soktuğunu tecrübe ettikçe tesadüflerin
güzelliğine inanmak istiyorum.
“Herkes
geçmişi öder, bir yol ayrımında…” Şarkı sözlerinin vuruculuğu film sahneleriyle
etkileyici bir biçimde buluşmuş olacak ki neden hep şimdiye odaklandığımızı,
neden hep geçmişi geride bıraktığımızı hâlâ sorguluyorum. Şimdiyi yaratan
geçmişin aynı zamanda geleceği de etkileyeceğini bilmemize rağmen hayatın zorlukları
altında ezildikçe, yaşadıklarımıza anlam veremedikçe, olayların altındaki
anlamları görmezden geldikçe basite indirgemiyor muyuz bu hayatı? Her şeyin bulunduğumuz
andan ibaret olduğunu düşünerek hayata haksızlık etmiyor muyuz? Elbette hepimiz
başrolleri olduğumuz yaşamlarımızın bir anlamı olduğuna inanmak istiyoruz ancak
zaten zor olan hayatlarımızı düşünerek daha da zorlaştırmak istemiyor, birçok
şeye tesadüf deyip geçiyoruz. Şimdiyi yaratan ise geçmişte tesadüf diye
geçiştirilen şey belki de. Amazon’da kanat çırparak Amerika’da kasırgalara yol
açan minik bir kelebek gibi.
“Başlamak
istersen yeni bir hayata, gölgeni yedek bırak ardında…” Sahi hepimiz
hayatımızın bir noktasında her şeye yeniden başlamayı istemiyor muyuz? Bu defa
hata yapmadan, üzülmeden devam etmek istemiyor muyuz hep? Yeni açacağımız
sayfaları mutlulukla doldurmak, tesadüflerin güzelliğine inanmak, mucizelerin
varlığını hissetmek istiyoruz, gölgemizin, geçmişimizin bizi yeni sayfalarda da
takip edeceğini bilmeden. Geçmişi tamamen silmek yerine hatalarla barışık
olmanın, her tesadüfün mutlulukla sonuçlanmayacağını bilmenin insanı daha cesur
kıldığını fark edemiyoruz. Geçmişi görmezden gelerek yaşamanın korkakça
olduğunu ise bu filmden yıllar sonra öğreniyorum. Hayatın bir filmden
öğrenilemeyeceğinin, sadece yaşam denilen yola ışık tutabileceğinin bilincindeyim
artık. Bu yolda her ne kadar düşsem de her defasında tek başıma kalkacağımı
biliyor, gölgemin geçmişim gibi hem beni takip etmesine hem de beni
yönlendirmesine izin veriyorum. Zaten kim gölgesini sonsuza dek yok sayabilir
ki?
“Hayat
tekrarları sever, yeniden başlamayı…” Şarkının bu kısmında duraksayan aklım, hayatımı
kimin yönlendirdiğini sorgulatıyor bana. Hayat, ancak başkalarının yaşamlarının
bir parçası haline geldiğimizde yaşanabilir oluyor, küçük de olsa başkalarının
öykülerinde bir iz bıkabilme arzusu hayata bağlıyor bizleri. Tıpkı dönüp duran
bir plak gibi hayat bu arzuyla geçip gidiyor, yürüdüğümüz yollar bazen
tesadüflerle çiçekleniyor, bazen tesadüfler bizi yerlere düşürüp dizlerimizi
parçalıyor da gölgemizden destek alıp ayağa kalkmayı biliyoruz, bazen
tesadüfler hayatımızın aşkını çıkarıyor yola, bazense tesadüfler geçmişteki
çabalarımızın sonuçsuz kalmasına şükrettiriyor bizleri.
“Kuşlar
dalları sever, kanatlarsa uçmayı…” Şarkının sonunu yavaş yavaş mırıldanmaya
başladığımı fark ediyorum. Bana bu eski şarkıyı hatırlatan Aşk Tesadüfleri
Sever filmine gidiyor aklım yeniden, hayata bakış açımın bu filmle
şekillendiğini düşünüyorum. Düşüncelerim aklımdan taşarak yüzüme buruk bir
gülümseme yerleştiriyor ben adımlarımı hızlandırırken. Hayat bu işte, dönüp
duran bir plak, tesadüflerle dolu bir yol, kendini tekrar eden bir çember… Ben
ise dönüp durduğum bu plakta gerçek aşkın varlığına, tesadüflerin güzelliğine
ve insan hayatının aslında hiç fark etmediğimiz kadar değerli olduğuna inanmak
isteyen şarkı sözlerinden ibaretim.
- Gürses, Müslüm. Aşk Tesadüfleri Sever. 2006. Pasaj Müzik.
- Sorak, Ö. F. (Yönetmen). Günsür, M., & Erdoğan, B. B. (Oyuncu). (2011). Aşk Tesadüfleri Sever [Sinema Filmi]. Böcek Yapım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder